Skip to content Skip to footer

Cumhuriyet ‘İş’inin Asırlık Şantiyesi

Türkiye İş Bankası, kuruluşunun 100. yılını Türkiye mimarlık tarihine özgün şube ve müdürlük yapılarıyla kattığı değer üzerinden belgeleyen arşivsel bir kitap yayımladı. Mimar Seda Özen Bilgili’nin İş Kültür imzalı kitabında, ilk şubesini 1924’ün 23 bin nüfuslu Ankara’sında açıp, Cumhuriyetin daha ilk 10 yılında, yurt çapında onlarca şube için özgün mimari yapılarda halkla buluşan, hatta Karadeniz vapurunda bile yüzer bir şube ile yine ilki gerçekleştirmiş kurumun Türkiye mimarlık tarihine koşulsuz ve yakın desteği ispatlanıyor

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın 6238’nci sayılı yayını, 1924’te Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile kurulan ve ilk genel müdürlüğünü Türkiye’nin Üçüncü Cumhurbaşkanı merhum Celâl Bayar’ın yaptığı kurumun ‘Mimarlık Tarihi’ üzerine odaklandı.

İş Sanat iş birliğinde sunulan ve editörlüğünü Saadet Özen’in üstlendiği koleksiyon değerindeki büyük boy bez cilt lüks kâğıda basılan kitap, kendisi de bir mimar ve tarihçi olan, Seda Özen Bilgili’nin imzasını taşıyor.

Eren Su Kibele Yalman’ın, kurum tarihine yön veren simgesel müdürlük yapılarını üst üste pozladığı optik illüzyon kapaklı eser, yazarın ‘İş Bankası Mimarlık Tarihi İçin Bir Dönemlendirme Önerisi’ ile açılıyor. Yaklaşık 150’yi aşan konu ve yapı başlığıyla titiz bir arşivsel çalışmayı belgeleyen kitap büyük bölümünde bankanın genel müdürlük binaları ve şubelerini, doğum hikâyeleri, yazışmalar, fotoğraflar, kurumsal kimlik çalışmaları ve mimarî proje çizimlerini bir araya taşıyor.

Yazar Bilgili, kitabında özellikle kurumun özellikle halkla kurduğu ilişkide bir ‘Güven Anıtı’ üretme veya (1938’den bir ilân, Çizim: Ratip Tahir Burak) veya ‘Sağlam Bina, Sağlam Temel oluşu’ gibi (1939) unsurların yarattığı sosyolojik, görsel ve mimarî imaja arşivsel öğelerle deliller getiriyor.

‘Sistematik şube tasarımı’ ilkesi ve sonuçları

Dönemin gazete arşivleriyle yürütülen içerik çalışmasında yazar-mimar Bilgili, verilen ilânlarla bankanın imajı arasındaki tutarlı paralelliğin altını çizerken, özellikle bankanın ‘Yeni Yapı’ ve kiralık adres gibi unsurlar arasında yaptığı bilinçli yönlendirmeye dikkat çekiyor. Bilgili, banka tarihini bir bakıma yetenekleriyle biçimlendiren ve 1940’lara dek bir üyesi olarak çalışan tanınmış İtalyan (müşavir) Mimar Giulio Mongeri başta gelmek üzere, banka Türkiye şubeleri için emek vermiş müteahhitler, Erzurumlu Nafiz (Kotan) Bey, Mühendis Muallim Mehmet Galip Sinap ve Mühendis Fescizade İbrahim Galip Bey’in adını da, eserinde özellikle anıyor. Bu grubun bir araya geldiği ‘İnşaat İdare-i Fenniyesi’ birliğinin tarihçesine kitabında ayrıca büyüteçle bakan Seda Özen Bilgili, eserde kurumun birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü genel müdürlük binalarına ve Türkiye İş Bankası’nın hizmetine bugün de devam eden ‘İnşaat ve Emlâk Müdürlüğü’ne de ayrı bir bölüm vakfediyor. Kitapta bu anlamda okurlara, kurumun Ankara’daki, mimarlar Yılmaz Sargın ile Ayhan Böke’nin tasarımı modern ve çok katlı Kavaklıdere Dördüncü Genel Müdürlük Binası (1976) veya kurumun ‘Sistematik Şube Tasarımı’ girişimlerine de, özgün tasarımlar ve görseller de aktarılıyor.

Kuruluşundan itibaren, biri İstanbul’da olmak üzere, Ankara’dakiler ile toplam beş binada ‘Genel Müdürlük’ hizmeti veren kurum tarihinin, Büyük Taarruz’un yıldönümü 26 Ağustos 1924’te başladığına ve bankanın açılışını 30 Ağustos’ta yaptığına değinen yazar Seda Özen Bilgili, buna göre İlk ve İkinci Genel Müdürlük Binası’nın Evkaf Umum Müdürlüğü’nden 1924-29 aralığında kiralandığı bilgisini aktarıyor. Yazar ardından, Üçüncü Genel Müdürlük Binası’nın İtalyan Mongeri imzası ile Ankara Ulus’a aktarıldığına değinerek, bunu Kavaklıdere yapısının (1976) ve ardından ise, günümüzde de faaliyetine devam eden, Doğan Tekeli-Sami Sisa imzalı, İstanbul Levent adresli yapıyla (2000) hizmetini sürdürmekte olduğunu belirtiyor.

Halkın Van Erciş şube başvuru dilekçesi de kitapta

Arşiv ve istatistiklerle, Türkiye çapında yaygınlık öyküsünü belgeleyen İş Bankası’nın ‘mimarlık külliyatı’nda bununla birlikte, kurumun Anadolu’daki yaygınlık öyküsüne samimi deliller katılıyor. Kitapta sözgelimi 9 Temmuz 1963’te Van Erciş halkının bölgede bir şube açılması için yaptıkları toplu başvuru dilekçesi veya Türkiye’nin başlattığı ‘Demiryolları’ yaygınlık hamlesi ile banka şube sayısının aynı sağlamlıkla yürütülmesine yönelik kurumsal kimlik çabalarına, özgün poster ve illüstrasyonlarla yer veriliyor. Yazar-mimar Bilgili kitabında ayrıca, kurumsal kalıcılık ve itibar adına ‘Binayı Kiralamak mı, İnşa Etmek mi’ diye kıymetli bir sorgulama başlığı daha açıyor. Kitabın bu sayfasından sonra ise belki de en heyecanlı kısımları okurla buluşuyor:

Örneğin eserde, ‘Bir Evkaf Evi’ olarak kiralanmış banka birinci genel müdürlük binasının hikâyesi aktarılırken, dönemin sadece yaklaşık toplam 24 bin nüfuslu Başkent Ankara’sının Guillaume Berggren imzalı panorama ve banka mevkii kareleri, büyük ilgi çekiyor. Yazar eserinde döneme ilişkin tarihsel fotoğrafları okura sunarken, ilk bina önünde çekilen fotoğrafta Başbakan İsmet İnönü, Meclis Başkanı Kâzım Özalp ve İş Bankası İlk Genel Müdürü Celâl Bayar, bir arada poz veriyor. Tarihi karenin bir diğer versiyonunda ise, kurumun kurucuları ayrıca çalışanları ile bir araya geliyor.

Seda Özen Bilgili’nin çalışmasında bununla birlikte, ilk Genel Müdürlük binasının Özen Mimarlık tasarımıyla yeniden oluşturulmuş bir üç boyutlu görseli de, geleceğe aktarılıyor.

Bunun gibi, kitap adına yapılan araştırmalarda Bilgili, yüksek olasılıkla yapıya da imza veren Giulio Mongeri’nin de öğrencisi, o dönem 30’lu yaşlarını tecrübe eden, Sanayi-i Nefise Mektebi (Bugünkü MSGSÜ) çıkışlı Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından yazılmış,

Osmanlıca-Fransızca bir ‘kart-postal’a da rastlıyor ve bunu belgeliyor (s.54-55) Milâdî 16 Şubat 1925 tarihli (Hicrî 16/2/41) kartpostalda Koyunoğlu, kartpostal alıcısına şöyle hitâp ediyor:

“Ortadaki köşk İş Bankası’dır. Kiraları 150-200 liradır, aylıktır…”

“…Henüz görmek şerefine nail olamadığınız Ankara’mızdaki icraatımızı görüp takdir edersiniz mütaalasıyla şu kartı takdim ediyorum. Gördüğünüz binaların hepsi de evkafa aittir. Evlerin birisi arkada kaldığından görünmüyor. Maliye binasıyla ilk mektepten maada yaptırılan bu binalar, İstasyon Caddesi’nde Meclis Binası’nın tam karşısındadır. Ortadaki köşk İş Bankası’dır. Kiraları 150-200 liradır ve şehrîdir (aylıktır). İsterseniz bir tane de size yapalım. Esasen bunların arkasında kısmen inşa edilmiş köşklerimiz de vardır.”

Eser bu kıymetli paylaşımın seviyesini azaltmadan, ilerleyen sayfalarını ise 1926 tarihli ikinci Evkaf Evi, yani Mimar Kemalettin Bey imzalı ikinci Genel Müdürlük Binası fotoğraf ve mimarî planlarına ayırıyor. Binanın bu kez, ilkine sâdık bir ruh ile kat ve odalarında genişletildiği, hemen göze çarpıyor. Yazar bilgili bu kapsamda Vakıflar Genel Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Dairesi Arşivi’nden de faydalanıyor. Bu eksende bankanın ilk pirinç levhası, ya da Atatürk Kitaplığı Arşivi’nde bulunan ilk ve ikinci genel müdürlük binaları fotoğrafları birer zaman yolculuğu vadettiği gibi, yazar Bilgili bizlerle ayrıca, ikinci binanın da 1960’larda Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü olarak kullanıldığını yine nostaljik bir fotoğraf ile ispatlıyor. Bunun gibi, yazarın öne sürdüğü çok kıymetli bir ‘havadan fotoğraf’ta da Cumhuriyet ile İş Bankası’nın yoldaşlığı, ilk üç binanın TBMM’ye komşuluğu üzerinden alenen ispatlanıyor.

Bu yapısal hikâyede, kurumun üçüncü binası , 29 Nisan 1925’te verilen bir resmî karar üzerine yaşanan bürokratik ve lojistik gelişmeler ile, dönemin Ankara Palas’ı yanında yer alan, İstiklâl Meydanı’nda Mimar Giulio Mongeri tarafından 1927’de inşa edilmeye başlanıyor. Bu simge Yapı, Mongeri’nin kendisinin de bir üyesi olduğu ‘Birinci Ulusal Mimarlık Üslubu’nun izlerini taşırken, Mongeri eserinde Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin klasik detay ve geometri anlayışıyla selâmlaşıyor. Yazar Bilgili bu meyanda yapının, Mongeri tarafından bezemeleriyle Erzurum Çifte Minareli Medresesi’ne, Aksaray Sultanhanı Türbesi’ne ve Beyşehir Eşrefoğlu Camii’ne, Kastamonu Kasaba Köyü’ne Kayseri Hatuniye Medresesi’ne göndermeleriyle de öne çıktığından söz ediyor. (s.70) Bunun gibi eserde, bu simge – yapının tepesine konuşlandırılan ve 26 Ağustos 1924 tarihli kuruluş tarihine de gönderme yapan ışıklı levhanın önce Milano’dan İstanbul’a Zois firması tarafından taşındığı belirtilirken, ardından üstüne de bir paratonerin eklendiği, ‘Ziyaettin Sait’ antetli fatura ve fotoğraflarla belgeleniyor. (s.73)

Ankara Jülyen sütunu yanında yükselen banka

Ayrıca kitapta, Üçüncü Genel Müdürlük Binası’nı yeni eklentileriyle gösteren tarihsiz bir kareye de yer veriliyor ki, bina yanında o günlerde, günümüzde eğilip yıkılacağı öngörüsü ile ortadan kaldırılmış tarihi Ankara Julien Sütunu da dikkati çekiyor. Yapı, kurumun kimlik ve pazarlama sürecinde de 50’nci yıl kutlama paketinde illüstrasyonları ile öne çıkıyor. Kitapta Mongeri’nin banka Edremit şubesinin önünde çekilmiş arşivsel bir fotoğrafına da yer veriliyor. İlerleyen sayfalarında kitap, bankanın İstanbul macerasını örneklendirirken, Kınacıyan Han misafirliği veya Yenicami Şubesi’ni de titizlikle hatırlıyor. Bilindiği gibi eski Postahane-i Âmire binasına taşınan banka, 1928’de bu yapıya ilave yeni bir katla daha müşterileriyle randevulaşıyor. Bu minvalde kurum, binaya 30’ncu yıldönümünde de bir kat daha çıkmayı planlıyor. Bu mimari müdahale, İkinci Ulusal Mimarlık Üslûbu’na uygun olarak tasarlanıyor.

Seda Özen Bilgili’nin kitabında bunu takip eden kısımda ise sırasıyla Bursa, İzmir, Samsun, Adana, Balıkesir, Kayseri, Uşak, Mersin, Giresun ve Zonguldak, Aydın ya da Erzurum ve Konya gibi büyükşehirlere, ya da Edremit ve Ayvalık, Bergama, Tarsus gibi biricik adreslere daha Cumhuriyetin ilk 10 yılı içinde hızla açılmış ve bulundukları yerde evrilmiş ortalama üç ilâ beş adresinden nadir ve arşivsel belgeler sunan eser, bu istikametiyle okura Türkiye ulusal mimarlık tarihinin sözgelimi başta Nezih Eldem olmak üzere, Arif Hikmet Holtay ile Semih Rüstem Temel, Halit Femir, Bülent Akozan, Muhlis Türkmen, Muhteşem Giray ve Bülent Çuvalcıoğlu ile, Selçuk Yüncüoğlu ve Arif Dinç ile, Mağusa Şubesi imzacısı Cevdet İşeri gibi nice modern, ulusal ve nadir imzalarını da şube yapılarıyla tanıştırmış olmanın en haklı gururunu yaşıyor.

Atatürk’ün tebrik ettiği ilk ‘yüzer şube’: Karadeniz Vapuru

Bankanın çağdaş mimarlığa gösterdiği hassasiyete haklı bir sahiplikle çok büyük vurgu yapan, günümüze eriştikçe yazarın ‘Uluslararası Üslûp ve Brutalist Mimari’ konularına 1960’lardan ‘80’lere yoğunlaştığı kitap, bu arada daha ilk sayfalarında çok ilginç bir vakayı (daha) okuruna tanıtıyor:

Banka 1926’da Karadeniz adlı vapura, Mimar Asım Kömürcüoğlu öncülüğünde bir ‘yüzer şube’ açıyor. Seyahati bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından denetlenen ve 13 Haziran’da Mudanya’da ziyaret edilen, Cumhuriyeti, devrimleri ve meyvelerini ülkeye tanıtmakla amaçlı içinde 160 civarı kişinin emeği geçen bu teşhir-i Cumhuriyet gemisinin iç mekânı, Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerinin yaptığı resim, heykel ve seramik gibi öğelerle bezeniyor. Burada İbrahim Çallı’nın meşhur Atatürk portresine de yer veriliyor. Çanakkale Boğazı’nı geçip Avrupa’ya dümen kıran geminin, o yıl sadece iki yaşında olan İş Bankası kısmı da, yine Birinci Ulusal Mimarlık Akımı ilkelerine sadakat gösteriyor. Kitapta bankanın bu bölümüne dair bir iç mekân fotoğrafı da okurla buluşturuluyor. Devam eden sayfalarda ayrıca Atatürk’ün, Ankara Üçüncü Genel Müdürlük Binası ziyaretine ait 1929 Ekim tarihli bir fotoğraf da sunuluyor.

Kitap öte yandan, tasarrufa büyük önem vererek 1930 Galatasaray Yerli Mallar Kutlama etkinliği için 7 Şubat’ta ABD’den yurttaşlara izletmek üzere bir film getirtip bugünkü lise binasında izlettiren kurumun, İstanbul Beyoğlu İstiklâl Caddesi üzerinde yer alan ve uzun yıllar İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın da evi olan Luvr (Louvre) apartımanındaki şubesinin de

(1930-34) açılışını özel sayfalarıyla anıyor. Bu sayfalarda bankanın Cumhuriyet 10. Yıl Kutlama tasarımının halk üzerindeki etkisi de fotoğraflarla belgeleniyor. Keza Atatürk, 1934 Eylül ayında da yine lisede, bankayı temsil eden sergiyi ziyaret sürprizinde bulunuyor.

(Banka bunun gibi, belli bir süre de yine İstiklâl Caddesi’ndeki Mısır Apartımanı’na ve ardından da bugünkü Resim Heykel Müzesi binası olan tarihi Beaudoy Apartımanı’na (1950’ler ve ilerisi) misafir oluyor. Yazar bilgili kitapta İstanbul’un Şişli veya Kadıköy gibi ilçe şubelerine de özel belge, harita ve çizim ile fotoğraflarda büyüteçle bakmayı ihmal etmiyor.)

Milliyet’ten 1930 İstiklâl açılışına vizyoner havadis

Bu koşullarda, Luvr Apartımanı Şubesi’nin açılışına dair 16 Haziran 1930 tarihli fotoğrafta, banka gişelerinin tam karşısına ziyaretçi ve davetlilere hususi bir kokteyl icra edildiği dikkat çekerken, dönemin Milliyet Gazetesi bu havadisi şöyle ifadelerle halka neşrediyor:

“Yeni şubenin alt katı, kiralık kasalara tahsis olunmuştur. Muhtelit mübadele komisyonu karşısında olan yeni şube, umum ticarî banka işlerile meşgul olacak ve bilhassa halkın tasarruf ihtiyacını kolaylıkla temin edecektir. Beyoğlu mıntıkasında da tasarruf kumbaraları çok rağbet bulduğundan, bankanın bu memnuniyeti çok mucip olmaktadır. İş Bankası’nın Beyoğlu şubesinde seyyahlar için çek muamelatı yapılacak ve civar müessesatın mevduatını muhafaza için de kasalar bulundurulacaktır.”

Adana’dan Erzurum’a Kumbara Saatler unutulmamış

Tüm bunlar okunurken, çalışma son bölümlerini ise, ‘Post-Modern’ olarak nitelenen Doğan Tekeli-Sami Sisa İş Kuleleri 5. Genel Md. yapısı ve Ankara Kavaklıdere 4. Genel Müdürlük yapısına ayırıyor. Kitabın ‘hediye’ bölümü olarak ise okuru, kurumun banka dışı ‘yapıları’na dair bir metin-koleksiyon karşılıyor. Bu sayfalarda, kurumun sergileri, müzeleri, çağdaş operasyon merkezleri, İŞ levhalarının kamusal alan konumlama stratejileri, Türkiye İş Bankası İkramiye Evleri, Cumhuriyet Kutlama Takları ve dahi – şu sıralarda ne yazık ki ilgili saat firmasından kaynaklı bir üzüntü ile İstanbul Beşiktaş ve bazı mekânlarda da ‘poşetlenerek’ bakıma alınan – şehir içi ‘Kumbara Saatler’ veya Büyükada’daki gibi ‘Meydan Saatleri’ projesi art arda tanıtılıyor. Bu projeler bankanın Adana, Ankara, Erzurum gibi noktalarında çekilmiş tarihi fotoğraflarla da belgeleniyor. Öyle ki, dönemin basınında modern çizer – reklâmcı İhap Hulusî de bu ‘trend’e ayak uydurarak bir çalışmasını bu ‘kumbara saatler’den birine ithaf ediyor.

Evrim Altuğ