Skip to content Skip to footer

İş Sanat Sahnesinden Dünyanın Sesleri Geçti

28 Aralık 2023 akşamı Karsu, yılın son konseri için tüm enerjisiyle İş Sanat sahnesindeydi. Farklı sesler, diller, ritimler, duygularla dolu bir gecede, kulaklarımızı ve kalbimizi hem Karsu’nun hem Dünyanın Sesleri’ne açtık.

Amsterdam’da doğup büyümüş, ismini ise Hatay’ın Karsu Köyü’nden alan bir şarkıcı, piyanist, söz yazarı ve besteci Karsu. Farklı coğrafyalara ve farklı kültürlere temas eden sıradışı hikayesi, çocukluğunda müziğe olan tutkusuyla birleşince bambaşka bir boyut kazanmış. Müziğe olan yeteneği küçük yaşlarda kendini belli edince, annesi ve babası birikimleriyle araba almak yerine bir piyano almış ve çocuklarının müzik eğitimine erken yaşta başlamasını sağlamışlar. Karsu, Hollanda’daki Amerikan Büyükelçiliği’nin verdiği bir burs ile Amerika’ya gitmiş ve Rhode Island Üniversitesi’nde şan eğitimi görmüş.

İlk performanslarına ailesinin Amsterdam’daki restoranında, piyanosu başında başlayan Karsu, bugün Amsterdam Concertgebouw’dan New York Carnegie Hall’a, North Sea Jazz Festival’dan İstanbul Caz Festivali’ne uzanan dolu dolu bir kariyere sahip. İş Sanat sahnesine kabına sığmayan enerjisi ve kendine özgü tarzıyla çıkan Karsu, yaklaşık 2 saat süren performansı boyunca hem en sevilen Türkçe şarkılara yorumlar getirdi hem de kendi bestelerini çaldı, söyledi ve söylettirdi.

Konser, Karsu’nun orta yerinde müziği durdurup “İş Sanat, merhabalar!” diyerek dinleyicisini selamladığı Money ile kıpır kıpır başladı. Bu heyecan verici açılışı asi ruhlu şarkısı İnadına ve bana Karsu’yu tanıtan, hala çok sevdiğim groovy ballad İtiraf takip etti. Dinamik bir Do You Want It performansını tek başına piyano çalarak söylemeye başladığı, orkestranın eşliğiyle güçlenen Like a Fool ve kendi bestesi olan blues şarkısı Last Heat izledi.

Karsu “Sayenizde en sevdiğim mesleği yapabiliyorum, yılı sizinle bitirdiğim için mutluyum; sanatı desteklediği için İş Sanat’a, geldiğiniz için size teşekkür ederim” diyerek şarkılar arasında içten bir teşekkür sunduktan sonra birbirinden çarpıcı balladları, Una Corda, Bırak Beni Böyle ve Siyah’ı seslendirdi. Cazı ayrı bir yere koyan biri olarak, Karsu’nun yüzü caza dönük balladlarını çok sevdiğimi, kimi zaman sadece piyano ile kimi zamansa güçlü orkestrasyonlarla söylediği bu şarkıları sesine çok yakıştırdığımı söyleyebilirim. Albüm kaydı ve Royal Concertgebouw’da kaydedilmiş canlı performansı en sevdiklerim arasında olan Bırak Beni Böyle’yi, bir kez de İş Sanat’ta dinlemiş olmaktan apayrı bir mutluluk duydum. Dinleyici kitlesi ne kadar genişlerse genişlesin, Karsu’nun duygulara temas etme gücünü ortaya çıkaran bu tür şarkılarını repertuarından eksik etmemesini dilerim.

Karsu’nun caz, blues, pop, funk ve geleneksel Türk ezgilerinin en eğlenceli örneklerini buluşturan repertuarı, Sonunda, Until I Do gibi hareketli Karsu klasiklerinin yanı sıra, alaturka rüzgarları estiren şarkısı Büyük ve Hollandaca bestesi Kom Dansen ile tüm sesleri, tüm dilleri kucaklayan bir performansa dönüştü. Şarkılar arasında yerinde zamanlamalarla, kırık ve sempatik Türkçesi ile yaptığı konuşmalarından biri, beklenmedik ve son derece neşeli bir haber de taşıyordu. Yakın zamanda nişanlandığını söyleyen Karsu “düğünüme hoş geldiniz” diyerek konserde düğün havasında geçen yepyeni bir bölüm başlattı. İş Sanat dinleyicilerinin ayakta, alkışlarla, dans ederek ya da şarkı söyleyerek eşlik ettiği bu son bölümde Karsu Esmerim Biçim Biçim’den Konyalım’a birçok geleneksel türküyü peş peşe seslendirdiği Düğün Medleyi ve Onu Alma Beni Al’dan Rakkas’a uzanan Sezen Aksu Medleyi ile konserin eğlence dozunu zirveye taşıdı. Bir anlamda Dünyanın Sesleri, dünya evine girmenin evrensel coşkusunu da ortak bir heyecanla paylaştığımız bir kutlamaya dönüştü.

“Dünyanın Sesleri” başlıklı konsere yakışır biçimde, dünyanın farklı ülkelerinden gelen müzisyenlerden oluşan orkestra, batı ve doğuyu buluşturan bu zengin repertuarda Karsu’ya ustalıkla eşlik ettiler. Tüm salonu etkisi altına alan Karsu ve orkestrasını, İş Sanat dinleyicisi elbette kolay kolay bırakmadı. Bis için yeniden sahne alarak Karsu konserlerinin olmazsa olmazı Jest Oldu ve Domates, Biber, Patlıcan performanslarıyla geceyi coşkulu bir finalle noktaladılar.

Bize gelince, derinlikli balladlardan Karsu’nun gelecekteki düğününe ışınlandığımız rengarenk bir duygular geçidi içinde 28 Aralık gecesini ve 24. sezonun 2023’teki son konserini tamamladık. YouTube’da bir dinleyicisi onun için “Karsu tüm medeniyetlerin sesi” demiş. 6 Şubat depremi sonrası Hollanda’da bir yardım kampanyasında Neşet Ertaş türküsü Neredesin Sen’i tüm dünyaya dinlettiğini düşününce, bu sözün hakkını teslim etmemek elde değil. Konserin, hüznü ve acısı geçirdiğimiz tüm bir yıla sinen depremde 17 yakınını kaybeden Karsu’yu dimdik ayakta görmemizi sağlayan, iyileştirici bir yanı olduğunu da eklemek gerek. Topladığı yardımlarla Hatay’da bir müzik okulu açtığından da bahseden Karsu, tüm dinleyicilerinden enstrüman yardımlarını bekliyormuş, bu dilek bu yazıda da yerini bulsun.

İş Sanat dinleyicileri Karsu’nun enerjisini bir yıldan diğerine taşırken, yeni yılın ilk buluşmasında Viyana Gala konseriyle English Chamber Orchestra’ya kulak verecek.

Kariyerinde yarım yüzyılı aşkın bir zaman dilimini, yaşamının ise 83 yılını geride bırakmış Plácido Domingo’nun beni en çok şaşırtan özelliği ise müzikal performansı ya da sesinin değişmeyen gücünden farklı bir şeydi. Sahnedeki alçakgönüllü duruşu ve aldığı alkışlara BİFO’nun üyeleri, orkestra şefi Carlo Tenan, tenor Murat Karahan ve soprano Elena Stikhina’yı da ortak etmekte gösterdiği son derece içten isteği ve çabasıydı.

12 kez Grammy Ödülü’ne lâyık görülmenin, 100’den fazla albüme imza atmanın, en önemli opera salonlarının sahnelerinde 150’den fazla eserde rol almanın ve dünyanın hafızasında yer edinen üç tenordan biri olmanın insanın koltuklarını biraz daha kabartacağını düşünebilirsiniz. İşte Plácido Domingo tam da bu düşünceyi mütevazı gülümsemesiyle yerle bir edercesine karşımızdaydı. Tüm arya performanslarının içinde Pablo Sorozábal imzalı İspanyol opereti (Zarzuela) La tabernera del puerto’dan söylediği arya ise gece boyunca beni en çok etkileyen performans oldu. Hiçbir performansında şarkı sözleri ya da notalara bağlı kalmayan Domingo, bana öyle geldi ki belki de en çok bu performansta rolünü her notada (hatta şarkı söylemediği, orkestranın eşliğini dinlediği, beklediği anlarda da) yaşadı, sesi aracılığıyla salondaki her dinleyiciye aktardı. Konserden çıktıktan sonra arayıp bulduğum ve bu kez de genç Domingo’nun sesiyle dinleyip hayranlık duyduğum arya buydu.

Gecenin sonlarına doğru üzerimize tatlı sürprizler de yağmaya başladı. Johann Strauss II imzalı Die Fledermaus’tan (Yarasa Opereti) Klänge der Heimat, Nino Rota’nın The Godfather filmiyle hafızalarda sonsuzlaşan ve üç solistin birlikte seslendirdiği eseri Parla più piano, Franz Lehár imzalı Lippen Schweigen ile noktalanması beklenen gece, kesilmeyen alkışların üzerine sürprizli bislerle devam etti. Domingo’nun Granada, Murat Karahan’ın Yaralı Gönül performanslarının ardından gece La Traviata’dan Brindisi, Murat Karahan’a Domingo’nun da eşlik ettiği Senede Bir Gün ve ve üç solistin birlikte seslendirdiği Besame Mucho ile noktalandı.

Yaklaşık iki saat süren konserden müthiş duygularla ayrıldık. İş Sanat’a alkışlarımızla eşlik edeceğimiz nice sezonlar ve 1924’te Atatürk’ün direktifleriyle kurulan, Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası İş Bankası’na nice yeni yüzyıllar dilekleriyle sözümüzü noktalayalım. Yeni bir sezonda, yeni heyecanlarda buluşana dek…