
Kaplumbağa Terbiyecisi
Kaplumbağa Terbiyecisi, Osman Hamdi Bey’in sanatsal kariyerinde ve Türk resim tarihinde özel bir yere sahip, farklı kültürel öğeleri birleştiren ve tipik üslubunu yansıtan bir yapıttır. Sanatçı bu eseriyle görsel kompozisyon oluşturmanın yanında dönemin toplumsal yapısına dair izler de sunmuştur.
Kaplumbağa Terbiyecisi birer yıl arayla ve benzer unsurlarla resmedilmiş ancak bu iki versiyon arasında estetik ve simgesel farklar bulunmaktadır. Her iki tablo da benzer bir alegorik çerçevede yer almanın yanı sıra mekânsal ayrıntılar ve ikonografik ögeler bakımından eserler çeşitli farklara sahiptir.
Sanat eğitimi, müzecilik, resim ve arkeoloji gibi alanlarda yenilikçi adımlar atan Osman Hamdi Bey, ülkemiz sanatının öncü figürlerinden ve Tanzimat döneminin yetiştirdiği en önemli aydınlardandır. Osman Hamdi Bey, 30 Aralık 1842’de İstanbul’da doğdu, 1860 yılında hukuk eğitimi için gittiği Paris’te resme yöneldi. École des Beaux-Arts’da resim dersleri aldı; Gustave Boulanger’in atölyesine katıldı. 1867 yılında Paris Dünya Sergisi’nde Osmanlı Pavyonu’nda komiser olarak görev aldı.
1881 yılında Müze-i Hümâyun’a müdür tayin edildi. Müze koleksiyonu için büyük çaba sarf eden Osman Hamdi Bey, 1883’te Nemrut Dağı seyahatini yaptı ve bu kazının raporunu yayınladı. Müze-i Hümâyun adına yaptığı pek çok kazıyla müzeyi tüm arkeoloji dünyasına tanıttı. Müzenin mekân arayışına da çözüm bularak 1891’de Mimar Alexandre Vallaury tarafından tasarlanan yeni müze binasının inşa edilmesini sağladı. Mekteb-i Sanâyi-i Nefîse-i Şâhâne, memleketin sanatçı ve eğitmen ihtiyacını karşılamak için 1 Ocak 1882 tarihinde Müze-i Hümâyun’un yanına resim, heykel, mimarlık, hakkâklık olmak üzere dört dalda öğretim yapılması için kuruldu. Osman Hamdi Bey, Müze-i Hümâyun müdürlüğünün yanı sıra, Sanayi-i Nefise Mektebi müdürlüğünü de üstlendi ve bu görevi 1910 yılındaki vefatına kadar sürdürdü.
Çoğunluğu anıtsal boyutlu olan Oryantalist kompozisyonlarında akademik tarzda, küçük boyutlu olan portrelerinde ise genellikle daha serbest ve natüralist bir üslupla çalıştı; manzaraları ise neredeyse Empresyonist tuşlarla gerçekleştirdi. Osman Hamdi Bey, Osmanlı insanını, yaşantısını ve sanatını ele alan eserleriyle Doğu’dan yetişmiş tek “Oryantalist” ressam olma ayrıcalığını taşıyor.
Kaplumbağa Terbiyecisi Tablo
1906 yılında yapılan ve Pera Müzesi Koleksiyonu’nda sergilenen Kaplumbağa Terbiyecisi ile 1907 yılında yapılan ve Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’nda sergilenen Kaplumbağa Terbiyecisi tablosu, Osman Hamdi Bey’in resim anlayışının gelişimini ve düşünsel derinliğini açıkça ortaya koymaktadır. Sanatçı, Doğu’nun geleneksel yapılarıyla Batı’nın akademik resim anlayışını birleştirerek, Türk resmine özgün bir yorum kazandırmıştır. Bu eserlerinde kullandığı figür, aslında kendisinin de bir tür yansıması olarak değerlendirilebilir. Hem eğitici kimliği hem de sabırla değişimi bekleyen pasif bir gözlemci figürü, Osman Hamdi Bey’in sanat anlayışının merkezinde yer alır.
Her iki tablo benzer temel yapıya sahip olmakla birlikte aşağıdaki farklılıklarla dikkat çeker:
- 1906 yılına ait ilk versiyonda beş kaplumbağa yer alırken, 1907 versiyonunda bu sayı altıya çıkmıştır. Bu küçük sayı farkı, resmin dengesi ve anlatım biçimini önemli ölçüde etkiler.
- Her iki tabloda da, Bursa’daki Yeşil Cami’nin bir odasını temsil eden mimari bir yapı içerisinde sahne kurgulanmıştır. Mekânda “Şifa’al-kulûb lika’al Mahbub” hattı açıkça görülür. Bu ifade, “Kalplerin şifası, sevgiliyle (Hz. Muhammed) kavuşmaktır” anlamına gelir ve esere mistik bir katman ekler.
- 1907 yılında yapılmış olan tabloda ayrıca “Muhammed” yazılı ayrı bir hat levhası yer almaktadır. Bu detay, sadece 1907 tarihli versiyonda bulunur.
- Çanakkale seramiğinden yapılmış yeşil akıtmalı bir testi, yine sadece ikinci versiyona özgü olarak karşımıza çıkar.
Mekânın iç yapısında kullanılan bu semboller ve mimari detaylar, sadece sanatsal bir atmosfer yaratmakla kalmaz, aynı zamanda Osman Hamdi Bey’in kültürel bilinçle oluşturduğu simgesel anlatının temelini oluşturur.
İkinci “Kaplumbağa Terbiyecisi”
Söz konusu eser şu an Pera Müzesi’nde sergilenen Kaplumbağa Terbiyeci’nin 1907 yılında yapılmış olan ve küçük farklılıklar taşıyan ikinci versiyonudur. Oryantalist ressamların, aynı resmi zaman zaman farklı boyut ve ayrıntılarda birkaç değişiklik ile ikinci kez yapmaları olağandır. Boyutları dışında iki kompozisyon arasındaki farklar gayet az olup, kaplumbağa adedi, ikinci versiyonda pencere önünde bir testinin ve sağ üst köşede “Muhammed” levhasının varlığı gibi ayrıntılarla sınırlıdır. İlaveten, 1906 tarihli olan versiyonda sadece O. Hamdy Bey 1906” imzası bulunurken, söz konusu eserde Fransızca “À Munir Pacha. Souvenir affectueux. O. Hamdy. 1907” (Münir Paşa’ya muhabbetle yadigâr) ibaresi yer almaktadır.
Bursa Yeşil Cami’nin iç yapısına atıfta bulunan mimari detaylar, tabloya fiziksel, kültürel ve tarihsel bir arka plan kazandırır. Hat levhalarındaki yazılar ve yerleştirilen nesneler (testi, halılar, paravan), eserin her ayrıntısında sembolik bir anlam yaratır. Osman Hamdi Bey’in arkeolojik bilgisi ve Osmanlı-Türk sanatına olan hâkimiyeti, bu detaylarda somutlaşır.
Osman Hamdi Bey’in 1907 tarihli ikinci Kaplumbağa Terbiyecisi tablosu artık yalnızca sanat tarihi metinlerinde değil, doğrudan gözlemlenebilecek bir mekânda, kamusal alanda sanatseverlerle buluşuyor. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin “Türk Resmini İzlemek” başlıklı kalıcı sergisine dahil edilen bu eşsiz eser, İstiklal Caddesi’ndeki müzede ziyaretçilerini bekliyor.