Müziğin sonsuz ufkunda 50 yıl

16 Ocak Salı gecesi İş Kuleleri Salonu, tekrarı olmayacak bir geceye sahne oldu. Kronos Quartet’in müzikal yolculuğunun 50. yılını kutlamak için bir araya geldiğimiz Five Decades başlıklı konserde, 50 for the Future projesi bestelerinden bir dünya prömiyerine uzandığımız unutulmaz anlara tanık olduk.

16 Ocak Salı gecesi İş Kuleleri Salonu, tekrarı olmayacak bir geceye sahne oldu. Kronos Quartet’in müzikal yolculuğunun 50. yılını kutlamak için bir araya geldiğimiz Five Decades başlıklı konserde, 50 for the Future projesi bestelerinden bir dünya prömiyerine uzandığımız unutulmaz anlara tanık olduk.

Kronos Quartet’e dair hafızamdaki ilk izler karışık kasetten karışık CD’ye terfi ettiğimiz günlere, 2000’lerin başına dayanıyor. Bir arkadaşımın hazırladığı, benim için yeni keşiflerle dolu bir kompakt diskin içinde rastladığım Kronos Quartet ve müziğini uzun yıllar sonra, İş Sanat’taki 50. yıl konserlerinde dinleyeceğimi düşünmemiştim elbette. (Zamanın akıp gidişini temsil eden, Yunan mitolojisi Titanlarından Kronos’un ismini sahiplenen bir gruba dair anlamlı bir hatıra.)

Her konser öncesi, sahneye dikkatle bakıp nota sehpalarında bekleyen notalar, müzisyenlerin ellerinde harikalar yaratmayı bekleyen enstrümanlar ve sahnedeki diğer detaylardan anlamlar çıkarmaya çalışırım. Five Decades konserinde benzersiz bir deneyim yaşayacağımız, sahnede bekleyen detaylardan bile hissediliyordu. “Zonely Hearts” başlıklı iki kitap, yetmişli yılları anımsatan telefonlar, bas davul, ziller, gonglar ve fırtına öncesi dingin bir sessizlik.

Kronos Quartet’in hikâyesi, grubun kurucusu ve sanat yönetmeni David Harrington’ın genç bir müzisyenken dinlediği provokatif bir müzik parçasına (George Crumb – Black Angels) yeni bir yorum getirmeyi düşlemesi üzerine başlıyor. Zaman içinde hem gruptaki müzisyenler hem de dinleyicilerle birlikte giderek sınırsızlaşan bu düş, çağdaş müzikte kendine eşsiz bir yer edinen Kronos Quartet’i bugüne, müzikal yolculuğunun 50. yılına dek getiriyor.

1973’ten bu yana, yaylı dörtlüsü literatürünü yeniden şekillendiren, sınırlarını genişleterek tüm coğrafyaların müziğine dönüştüren San Francisco kökenli topluluk 16 Ocak akşamı İş Sanat’taki buluşmamızda bize Angélique Kidjo imzalı YanYanKliYan Senamido ile seslenmeye başladı. Grubun 2016’da başlattığı, çağdaş müzisyen ve bestecilere verilmiş 50 eser siparişini kapsayan 50 for the Future projesi eserlerden biriydi bu.

Beninli şarkıcı ve besteci Angélique Kidjo, projeye özel olarak ülkesinin geleneksel müziğini, Afrika’nın büyülü ritimlerini Kronos Quartet’in yorumuyla zenginleşen bir müzikal keşfe dönüştürmüş. Bu hayat dolu başlangıcın ardından yeniden İstanbul’da olmaktan çok mutlu olduklarını belirten Harrington, 50 for the Future projesinin herkesin erişebildiği bir açık kütüphane olduğuna da değindi. (Projedeki tüm eserlerin bilgileri ve notalarına 50ftf.kronosquartet.org adresinden ulaşılabiliyor.)

Elektronik müziğin üretken isimlerinden JLin’in, yaratıcı fikirlerini not ettiği defterden ilhamla bestelediği Little Black Book, gecenin ikinci performansıydı. Kaos içinde gizli düzeni çağrıştıran parçada, grubun çellisti Paul Wiancko’nun hem çello hem bas davul çaldığı bölüm hafızalarda ayrı bir yer edindi.

16_01_24_KronosQuartet-2318-min
16_01_24_KronosQuartet-2478-min

Sun Ra’nın müzikal dehasını, Jlin’in yaratıcı enerjisiyle buluşturan Maji’den sonra sırada büyülü bir İran ninnisi vardı. Lullaby ile grubun konser boyunca tonunu hayranlıkla dinlediğim viyolacısı Hank Dutt’ın İran müziğine has nağmeler, aralıklar ve melodilerdeki ustalığını dinleme şansı bulduk.

Ardından sahneyi Endonezyalı müzisyen ve şarkıcı Peni Candra Rini’nin Maduswara adlı bestesi aldı. Endonezya’nın geleneksel Gamelan müziğini modern zamanlarda da yaşatma gayesiyle bestelenen Maduswara, Kronos Quartet yorumuyla evrensel bir çağrıya ve hayal gücümüze seslenen ruhani bir yolculuğa dönüştü.

Devamındaki 10 dakikayı nefeslerimizi tutarak geçirdik; ne de olsa Terry Riley ve Sara Miyamoto iş birliğiyle hayat bulan Kiss Yo’ Ass Goodbye’ın dünya prömiyerine her gün tanık olmuyorduk. Sun Ra imzalı ‘Nuclear War’un yeniden yorumlandırışı niteliği taşıyan eseri biraz da koltuklarımız kabararak dinledikten sonra, One Earth, One People, One Love ile baş başa kaldık. Grubun uzun soluklu yol arkadaşlarından Terry Riley ile 11 Eylül’den sonra hayata geçen iş birlikleri, Sun Rings albümünün kapanış parçasıydı bu. Iowa Üniversitesi’nden Dr. Don Gurnett, kendi tasarımı olan alıcılarla güneş halkalarının ve rüzgârlarının kozmik seslerini kaydetmiş ve bu sesler derinlikli bir yaylı dörtlüsü kompozisyonuyla birleştirilmiş. 11 Eylül sonrası şair ve romancı Alice Walker’ın radyoda dile getirdiği ve besteye adını veren “One Earth, One People, One Love” sözü de kendi sesinden esere dahil edilmiş.

Dolu dolu geçen ilk bölümü, 19 ve 25 dakikalık iki deneyimden oluşan ikinci bölüm izledi. Dinleyiciyi bambaşka bir dinleme biçimini keşfetmeye davet eden ve bestecisi Aleksandra Vrebalov’un “eski dostların buluştuğu, filozof ve simyacıların hayali bir oturumu” diye tanımladığı Gold Came From Space ve gecenin son performansı ZonelyHearts. Kanadalı besteci Nicole Lizée’nin Alacakaranlık Kuşağı’na saygı duruşu niteliğindeki çalışması Zonelyhearts ile gündelik nesnelerin birer enstrümana dönüştüğü, varoluşsal soruları müzikle yönelten çarpıcı bir performansa tanık olduk. Topluluğa, kendilerinin de yer aldığı bir videonun eşlik ettiği performans, geceye yakışan bir finale imza attı.

Uzun süre ayakta alkışlanan David Harrington (1. keman), John Sherba (2. keman), Hank Dutt (viyola) ve Paul Wiancko (çello) bis için bir kez daha sahne alarak meşhur yorumlarıyla Jimi Hendrix’ten Purple Haze’i seslendirdi.

Bazı konserler özeldir, bazılarıysa bir adım öteye geçerek zihinlerde yıllar sonra bile hatırlanacak izler bırakırlar. Five Decades konseri İş Sanat dinleyicileri için tam olarak bu hissiyatta geçti. Ve ne mutlu ki Kronos Quartet’in İş Sanat konserine dair Instagram paylaşımı ile anladık ki hislerimiz karşılıklıydı: “Tuesday’s concert at @issanat was incredibly special.” (Salı akşamı @issanat’taki konser inanılmaz derece özel bir deneyimdi.”) Bizim için de öyle! Zamanın ve müziğin sınırsızlaştığı Kronos Quartet evreninin bir yerinde, yeniden buluşmak dileğiyle.