Şimdi Hep Birlikte: Pat Pat Patara
Pat Pat Patara İş Kuleler Salonu’nda gizemli, Antik ve çok neşeli bir dünyanın kapılarını aralıyor. Yekta Kopan’ın kaleme aldığı Pat Pat Patara’yı Lerzan Pamir yönetiyor. Oyunun müzikleri ise Tolga Çebi’ye ait. Dekor tasarımında ise Merve Yörük var.
Pat Pat Patara seyirciyi Patara Antik Kenti’nde bir kazı alanına davet ediyor.
Çocuklar yeni bir şehre ayak basmış turistler gibi coşku dolu bir merak duygusu içindedirler. Dillerini, kültürlerini, gelenek göreneklerini, tarihlerini bilmedikleri farklı coğrafyalara adeta ışınlanarak gelen çocuklar çevrelerinde olup bitenleri oyun oynayarak öğrenirler. İşte bu nedenle çok soru sorarlar, her şeyi sorarlar. Odalarındaki ışık nasıl yanar? Çarşamba’dan sonra hangi gün gelir? Çiçekler nasıl bu kadar güzel kokar? Exupéry gibi bazı yetişkinler de çocukken sorduğu bu soruları asla unutmazlar. Hatta o sorular üstüne kült romanlar inşa ederler “Acaba herkes geldiği gezegene bir gün dönebilsin diye mi, yıldızlar parlıyor?” Sorular soran, oyunlar oynayan, şarkılar söyleyen, karşılarına çıkan bir sorunla birlikte dayanışma içine girerek üstesinden gelen çocukların geçmişle bugün arasında gidip gelen macerası Pat Pat Patara çocuk oyunu işte bu merak olgusu üstüne öğretici bir şölen sunuyor.
Pat Pat Patara’yı yarı yıl tatilinde 4 yaşındaki oğlum Sümer ile birlikte izledik. 4 yaşında bir çocuğun bir etkinlik sırasında dikkatini 7-8 dakika sürdürebildiğini göz önünde bulundurursak; oyunda izleyiciyi de içine alan bilmeceler, yöneltilen sorular ve kreşendosu sürekli değişen şarkılarla Sümer, fal taşı gibi açılmış gözlerle tek perde oyunu ilgiyle izledi.
Dört kafadarın birlik olup karşılarına çıkan engellerle mücadele etmelerini, kardeşler arasında zaman zaman çıkan çatışmaların nasıl çözüme ulaştığını, bulundukları kazı alanının, Patara’nın ne kadar sihirli bir tarihe sahip olduğunu anlatan oyun yetişkinleri de unutmuyor. Yekta Kopan’ın esprili üslubu tiyatro salonunun dört bir köşesini sarıp sarmalıyor. Yetişkinlere Su karakteri ile araştırmayı, merak etmeyi hatırlatan Kopan çocuklarla çocuk olabilmenin ipuçlarını içten, bizden ve su gibi akan bir anlatım diliyle veriyor. Çocuklar ile yetişkinler, bugün ile dün arasında bir köprü niteliği taşıyan Likyalı Su karakteri aklına geleni pat diye söyleyiveren, delişmen, çiçekleri çok seven, yaşadığı dönemin sandaletleri ve beyaz elbisesiyle sahnenin bir ucundan diğer ucuna bisikletiyle geçen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Su, “Işıklar Ülkesi” anlamına gelen Likya uygarlığını arkeolojik bir kazı çalışması sırasında oyunlarla keşfeden çocuklar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Pat Pat Patara oyununda Defne, Efe, Nil ve Bulut adındaki dört çocuğun gizemli arkeolojik keşif çalışmasına ayakları yere basan, gözü pek ve maceraperest bir anne figürü eşlik ediyor. Annelerin yalnızca bakım vermek ve mutfakta ocağın başında yemek pişirmek olmadığını, arkeolog bir anne karakteri ile oyuna katan Yekta Kopan belki de çocukların ilk defa feminist bakış açısıyla tanışmalarını sağlıyor. Bu güçlü karaktere can veren isim Özge Fışkın. Sertab Erener ve Levent Yüksel’in eski vokalisti Fışkın, 2003 yılında Riga’da düzenlenen Eurovision Yarışması’nda Sertab Erener’in tüm Türkiye’nin göğsünü kabartan Everyway That I Can şarkısına eşlik eden tek Türk vokalisttir. Bu etkileyici sesi İş Kuleler Salonu’nun akustiğinde dinleyen oğlum Sümer’in ne kadar şanslı olduğunu düşünmeden edemedim. Yüksek prodüksiyonlu, ince elenip sık dokunan, çocukları birey olarak görüp onlarla eşit bir düzlemde konuşan, öğrenme alanı açan Pat Pat Patara müzikli çocuk oyunundan çok daha fazlasını sunuyor.
Antalya’nın Kaş ilçesindeki Likya Uygarlığının başkenti Patara’da bir kazı alanında çadırların içinden çıkarak günü pür neşeyle selamlayan çocuklar oyunun içindeki bilmeceleri çözerek büyük ödüle ulaşmaya çalışıyorlar. “Antik kent nedir?” “Kazı alanının kuralları nelerdir?” “Arkeologlar ne iş yapar?” “Kültür mirası neye diyoruz?” sorularına hep birlikte cevaplar arayan dört arkadaş başları ne zaman sıkışsa üç kere sihirli sözcükleri söyleyerek çağlar öncesinde yaşayan Su’yu çağırıyorlar. Çocukken izlediğim Tim Burton’ın Beterböcek adlı fantastik filmi anımsatan oyun boyunca tekrarlanan bu mizansen oğlumu hayrete düşürüyor. Seyir koltuklarından onunla birlikte “Pat Pat Patara” diyen çocuk sesleri yükseliyor.
Oyunda yer alan gözlerini para bürümüş iki karakter Hin ve Sin ise çatışmayı alevlendiriyor. Büyük ödülün peşine düşen bu ikili oyunculuklarıyla göz dolduruyor.
Orkestrayı oluşturan Arca Seda Kocaoğlu, Asaf Öksüz, Ayberk Garagon, Bora Gökay, Can Ercan ve Murat Erginol harikalar yaratıyor.
Oyunu izlemeden önce oğlum Sümer ile Patara’yı araştırdık, bölgeyi her yıl ziyaret eden caretta caretta’ları izledik. Ana oğul fuayede beklerken kafeteryada çocuklar için hazırlanmış kaplumbağa şeklindeki kurabiyeleri fark ettik. Pat Pat Patara ekibi, İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten, İş Sanat Sanat Yönetmeni Defne Turaç, İş Sanat Proje Müdürü Nisan Necimoğlu, minik izleyicilerinin gözünden her şeyi tüm ayrıntısına kadar önce hayal etmişler.
Merak ögesinin, araştırma güdüsünün ve eğlenceli bilmecelerin homojen olarak yayıldığı Yekta Kopan imzalı Pat Pat Patara oyunundan çıktıktan sonra oğlum dönüp bana “Geçmişin bilgilerini, bulup çıkarır. Eski değerleri, günümüze taşır. Bil Bakalım ne?” diye sordu. Cevap oyunda saklı!
“Patara Antik Kenti’nde geçen bir hikâyeye adım atacağız, ancak oyunun içinde saklı birçok bilmece var! ‘Geçmişin bilgilerini, bulup çıkarır. Eski değerleri, günümüze taşır.’ Bu bilmeceyi çözmek için maceraperest ruhunuzu hazırlayın. Heyecan dolu sürprizlerle dolu bu oyun, geçmişin gizemini günümüze taşıyacak!”